29 Mayıs 2012 Salı

Kum Gibi

Gece uzun,
Susmak gerek , dinlemek için.
Hayat zor, umut etmek sabır.

Günlüğüm: Bir yanım Kocam, Bir yanım Annem.

Günlüğüm: Bir yanım Kocam, Bir yanım Annem.: Bir hüzün var bir yanımda, Bilmem ki neden? mesafeler mi yoksa, Sılaya çıkan ve yaşayan bilirmiş bunu öğrendim, Annemden uzaklar da ya...

Bir yanım Kocam, Bir yanım Annem.




Bir hüzün var bir yanımda,
Bilmem ki neden? mesafeler mi yoksa,
Sılaya çıkan ve yaşayan bilirmiş bunu öğrendim,
Annemden uzaklar da yaşamak çok koydu, alışırım sanmıştım.....
Hiç de değilmiş zaman akıp geçiyor sıla beni yok ediyor.
Bu akşam hüzünlüyüm, şimdi annemin kucağında uyumak, al yanaklarından öpmek istiyorummmmmmm.
Offfff bu ne keder, içim yanıyor, tutamaz oldum göz yaşlarımı,
Her gece gizli gizli ağlamaktan yoruldu gözlerim.....
Off ne zormuş saklı duyguları tek başına yaşamak.
Bir yanım kocam, bir yanım annem diyor......
Kısa zaman da ne çok şey yaşadım, ne çok göz yaşları döktüm....
2012 benim yılım olacaktı, kara yılım oldu.
Keşke 2011 yılında kalsaydım, içim yanıyor bu gece.
Kelimeler yetmiyor yazacaklarıma, hiç bir söz ve nasihat benim içimi aydınlatmıyor bu gece....
İçim yanıyor, neden bugün böyleyim.
Bir yanım kocam, bir yanım annem diyor.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

Tam Bir Ay Doldu

21 nisan hayatımın dönüm noktasından bir gündü. Gün heyecanlı ve stresli başladı, bir gece öncesi kına gecesi yaptık, oyun oynamaktan çok yorulmuştuk. Gece süper eğlenceli geçmişti ama sabahı yorgunluktan ölüyordum. Kahvaltı yaptıktan sonra, önce gelinlik için terziye gitmem gerekiyordu. Saç modeli konusunda hala kararsız ve mutsuzdum ne yapacağımı bilmiyordum. Terzime sen yapacaksın dedim ben yapamam zamanım yok bugün üç düğün hazırlıkları yapmam gerekiyor dedi, ben olmaz sen yapacaksın tartışması yaşadık ama sonuçta ben kazandım. Düğün saati yaklaştıkça uzaktan gelecek olan misafirler henüz gelmemişti, kocam olacak kişiye bunlar ne zaman gelecek diye sormaktan oda sinir olmuştu. Zaman yaklaştıkça sinirler iyice gevşiyor, ne yapılacak neler lazım konuları kafanızı kurcalıyordu. Kuaföre gittik kardeşim ve yengemle. Kuaför biz gelmeden başka bir gelin başı almıştı, o an ben çileden çıktım ya nasıl olur benim saatime bunu yaparsın diyordum. Kızma canım ben yetiştirim dedi ama ben yinede sinir olmuştum. Gelin makyajı bittikten sonra, sıra gelinlik giymesiydi. Zorda olsa kırışmadan bozulmadan giydim. Gelinliği diken terzim saç için gelmesini beklemeye başladım. Gelin başım bittikten sonra süper bir gelin olduğumu düşündüm:))) Sıra resim çektirmeye, oradan da düğün salonuna gitmeye gelmişti. Yazımın devamını haftaya iyi günler. Güzel ve umut dolu bir hayat için önce sabır sonra sevgi. Sevgilerle kalın dostlar.

6 Mayıs 2012 Pazar

Geçen Yıllar ve Atari Oyunları

Atari oyunları, çocukluğumuzdan itibaren süregelen bir sanal gerçekliktir. Gerçekte arkadaşlarla oynadığımız oyunlar bittiğinde veya arkadaşları bulamadığımızda, hemen televizyon başına geçip oynamaya başlardık. İlk gördüğüm atari konsolu, siyah bir kutu şeklinde dizayn edilmiş, kolları da joystick dizaynı idi. Adını hatırlamıyorum ama 1992 senelerinde oynamıştım. Sonra grafik kalitesiyle daha iyi bir oyun konsolu daha çıktı ki, bu mario döneminin başlangıcıydı. Çok eminim; şu anda o zamanı yaşamış her ananın evladı, marioyu en az bir kez oynamıştır. Benim gibi atari oyunu meraklısı insanlar ise; marionun sevgilisini her gün defalarca o dinozor bozuntusu canavarı, lavlara düşürmüş ve prensesi kurtarmıştır. Yemeğini yakan kadınlara da şahit olunmuştur. O oyun konsolunda herkesin çeşit-çeşit atari kasetleri vardı. Öyle ki; biz çocukların ilk ticaret anlayışına katkı sağlayan, başa baş takas değiştirmelerle, üzerine şu kadar veriyim sende onu bana ver şeklinde, alım satım işlerine yön vermiştir. Bazı kasetler vardı, üzerinde 999.999.999 oyun diyordu; oyun çeşidi olarak sayarsan, 20 yi 30 u geçmiyordu. Evet günümüz oyunları adeta gerçeğe çok yakın grafik kalitesiyle artık eskiyi aratmasa da; zamanda çok eğlenceli vakit geçirmemizi sağlamıştır atari oyunları.